3 Ağustos 2008 Pazar

Chick Corea Konser İzlenimleri

Chick Corea İzlenimleri:

15 Ocak İstanbul'daki Solo Piyano Konseri


Baba bir kez daha geldi! Chick Corea 15 Ocak gecesi bir solo piyano konseriyle tekrar İstanbul'daydı. Caz piyano üstadı geçtiğimiz yaz en son “Spirit of Mozart” konseri için İstanbul'daki tarihî Aya İrini Kilisesi'nde konser vermişti; bu sefer ise Aya İrini'den çok daha büyük bir salon olan Lütfi Kırdar Anadolu Salonu kendisini ağırladı.

Konserde, Türkiye'nin en büyük toplantı salonlarından biri olan “Anadolu Auditoryumu” ne yazık ki Chick Corea gibi bir sanatçı karşısında oldukça boş kaldı. Bununla birlikte, caz müziğine aşinalığı bazı ülkelere göre daha az olan ülkemiz dinleyicisini anlamış görünen Corea, salonda (ilk arada salonu terk edenlerin de ardından) kendisini dinlemek için kalan dinleyicileriyle çok sıcak bir iletişim kurdu. Corea, “İstanbul'daki oturma odama hoşgeldiniz” diyerek başladığı konserine, özel olarak hazırlanıp gelmek yerine aklındaki bazı müzikal fikirlerini dinleyicilerle paylaşmak ve birlikte biraz eğlenmek için geldiğini söyleyerek devam etti. Kapşonlu sweat-shirt'üyle ve sık sık insanlarla ettiği kısa sohbetleriyle Chick Corea bir dünya turnesinden çok, sıcak bir arkadaş ortamı havası yarattı salonda.

Konser samimi ortamının yanısıra; özellikle cazın dünyasını yeni yeni keşfetmeye başlayan dinleyiciler için de uygulamalı bir konferans niteliği taşıdı. Sık sık ne çaldığıyla ilgili bilgi veren Chick Corea üç saatlik konserin çoğunluğunu oluşturan ilk bölümünde, kendisini en çok etkilemiş olduklarını söylediği piyano devleri Bill Evans ve Bud Powell'dan standartlar çaldı. Corea, performansı sırasında özellikle, 1980 Eylül'ünde ölmüş olan büyük piyanist-besteci Bill Evans'ın parçalarını çalarken, piyanistin stiline yakın cümleler kullandı. Bill Evans'ın “Turn Out the Stars”, “Very Early” ve sanatçının küçük yeğeni Debby için yazdığı “Waltz for Debby” parçalarını yorumladı. Benzer şekilde, Bud Powell'dan çaldığı standartlarda da kendi tarzının yanısıra, ünlü piyanistin tarzına göndermeler yaptı. Corea, Bud Powell'dan da isimlerini “hatırlayamadığı” iki parça çaldı.

Son derece üretken bir müzisyen olan Chick Corea; çağının en büyük piyanistlerinden kabul edilmesinin yanında; elektronik klavye (synthesizer) kullanımı konusunda da uzun yıllardır bir çok müzisyene öncülük etmekte. Fakat konserin bir solo piyano konseri olması nedeniyle ne yazık ki dinleyicileri, Chick Corea'nın elektronik yüzüne bu konserde tanık olamadılar. Büyük olasılıkla aynı nedenden; sanatçı kendi bestelerinden ve daha önce de unutulmaz “Return to Forever” albümlerini hazırladığı “elektric band” üyelerinin bir kısmından oluşan son albümü “The Ultimate Adventure”'daki bestelerine bu konserde yer vermedi. Yine de Chick Corea, konserinin ikinci yarısında bir başka albümünden örnekler çaldı: 1972'de vibrofonist Gary Burton'la ikili olarak çıkardığı “Crystal Silence”. Corea, bu albümden özellikle “Children's Song” parçasından bölümlere yer verdi.

Chick Corea'nın İstanbul'daki konseri, az kalsın 65 yaşındaki üstadın en ünlü bestesi Spain'siz bitiyordu! Sanatçı konserin normal süresinin ardından alkışlarla geri geldiği “BIS”'te, dinleyicilere bazı bölümlerini söyleterek oldukça “interaktif” bir Spain çaldı. Sanatçının bu jesti sayesinde, az sayılarına rağmen sık sık Türkiye'de Chick Corea konseri verilmesinde büyük payları olan samimi dinleyicileri, keyifle dinledikleri parçalarına Chick Corea'yla birlikte eşlik etme fırsatı buldular.

Kalabalık olmayan, ama Chick Corea'nın yaptığı müziği anlayan, buna saygı gösteren Türkiye'deki dinleyicilerinin değerini bilerek sık sık ülkemizde konser veren Chick Corea'ya teşekkürler. Üstadın tekrar gelmesi dileğiyle...

***

Doruk ERPEDEN

18/01/2007

Hiç yorum yok: